19 Nisan 2012

Mandal..

Yeniden yazmak için önce senin yazmanı bekledim, sonra baharın gelmesini.. Ama ne bahar gelebildi gerçekten, ne de oturup sen iki satır yazabildin... Vazgeçemedim bi türlü beklemekten, fakat belki biraz duruldum.


Basit olmayı, basit cümleler kurmayı özlemişim. Bir rahatlık geldi çöreklendi içime, sanki her gün pazarmış gibi. Bir sürecin içinde hissediyorum kendimi; bir şeyden başka bir şeye evriliyormuşum gibi. Her şey çok yarım şu an ve nedense ben çok zevk alıyorum bu durumdan. Belki ben hep yarım bırakıldığım içindir.. 


Kenara köşeye karaladığım şeyleri buldum geçen gün. Şöyle demişim kendi kendime aylar evvel: "Ne kadar düşünürsem düşüneyim, daha önce düşünülmemiş bir şey olmayacak ki bu! Sadece ben ilk kez düşünüyor olacağım. Ama neyi arıyorum ki ben?! Neyi bulmaya çalışıyorum? Bunu kendimde bulabilmem için, zaten bende varolan bir şey olması gerekmiyor mu? E zaten bende varsa, neden yokluğunu hissedip arıyorum? Peki bende olmayan bir şeyi, ne olduğunu dahi bilmezken, başkasında nasıl bulabilirim? Bu saçma döngü nereye kadar sürüp gidecek?".. Kendimde çok aradım, zihnimde, kalbimde, her taşın ardında, her gün ışığında, her gece yarısında.. Bulamadım. Başkalarında aramaya başladım sonra daima coşkulu bir umutla, yılmadan. Çok insan geldi; kimi sahiden bir daire tutmak istermişçesine yükünü alarak, kimisi de sadece bir arkadaşa bakıp çıktı. Başlarda hepsi farklıydı, sonra hepsini aynılaştırdım. Ne gelmeleri benim tercihimdi, ne de vurup gitmeleri. Ama artık takılmıyorum "gelen" insana da, "kalan" insana da. Çok aynılar, çok aynıyız; anladım. Anladığım için zaten dönüştüğümün farkındayım. 


Çok havada hissediyorum kendimi. Göklerde değilim, ama ayaklarım yere de basmıyor. Hala var bir hayalperest tarafım. Canına yandığım, her rakı dublesinde başka bir insan oluyorum da, sabah uyanınca neden ayağıma bağladığım kaya parçası beni eskiye çekiyor? Zaten bu yüzden ne arşa varabiliyor, ne de tam anlamıyla dibe vurabiliyorum. Çamurlu, tozlu Ankara rüzgarında ordan oraya savrulan, ipte unutulduğu için de kirlenmiş ama vakti zamanında beyaz olan bir çamaşır gibiyim. Savrulmak istiyorum ama kıçı kırık iki mandal beni tutmaya yetiyor. Temiz kalmak istiyorum ama bu tozlu rüzgar beni mahvediyor. 


Ben çok mutlu bir insanım oysa..


missthesunshine.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder