06 Şubat 2012

Uzak..

Uzak olmak istiyorum, uzakta kalmak.. Her şeyin ortasında; ama herkesten uzak.. Her yerde olmak istiyorum; ama aslında hiçbir yerde.

Sahiden çok konuştuk, çok tartıştık. Ben artık anlatmaktan yoruldum. Çok konuşuyorum, boşuna konuşuyorum. Kalbim ağırlaşmış artık. Ruhumun en dibine çökmüş..
Son birkaç aydır, yaşadığım ama aşamadığım bir çok şeye şahit oldun. Bazen arkamda durdun, bazen de karşımda. Ama her ne olursa olsun, hep yanımdaydın. Sanırım seni biraz hayal kırıklığına uğrattım.

Bugüne dek benim de zor zamanlarım oldu; herkes gibi ve herkesinki kadar.. Anneannemin hastalığı, son günleri.. Annemin hastalığı, hatta bitmek bilmeyen hastalıkları.. Kardeşimi büyütmek.. Hiçbirinde böylesi zorlanmadım ben. Kendimi böyle koyvermedim hiç. Hep bir şeylere inandırdım kendimi ve her gün inanacak yeni şeyler buldum. Artık bulamıyorum. Bulma gereği duymuyorum. O mücadeleyi vermek istemiyorum artık. Savruluyorum geldiği gibi ya da gittiği yere doğru. Gücüm yok, nasıl döneceğimi bilmiyorum. Nasıl toparlanacağımı bilmiyorum. Aslına bakarsan, artık toparlanmak da istemiyorum.
Uzak olmak istiyorum, uzakta kalmak. Her şeyin ortasında; ama herkesten uzak.. Her yerde olmak istiyorum; ama aslında hiçbir yerde. 

Oysa bu tatil bana iyi gelecekti. Son kaleye, bana kalan son güvenli alana dönmüştüm. Deniz vardı burada. Herkesin içini ısıtacak kadar güneş vardı. Kafanı kaldırınca gördüğün gökyüzünün o maviliği, içini enerjiyle doldurmaya yetiyordu. Denizin dalgası vardı sonra, güzel kokusu.. İyilik vardı, güzellik vardı. Mutlu şeyler yazacaktım. Kendimi o kadar toparlamış dönecektim ki, sen bile şaşıracaktın! Ama nasıl anlatmalı bunu sana bilmiyorum.. İnsanın gözü görmez oluyor bazen. Her şey, birer birer anlamını yitirmeye başlıyor. Güneşin doğup doğmaması, pek bir şey ifade etmez oluyor; çünkü sen kendini güneşe göre ayarlamıyorsun. Veya gökyüzünün ışıl ışıl olması, senin harekete geçmene yetmiyor. Bir şey yapmak istemediğin için, o enerjiye de ihtiyaç duymuyorsun. Hiçbir şeye gereksinim duymuyorsun. Dolayısıyla bulunduğun yer, bulunmadığın yerlerden daha özel olmuyor. Hep gitmek var aklımda. Hastalıklı hale gelen bir gitme düşüncesi. Daimi bir kaçma isteği belki.. Uzağa, hep en uzağa; en bilinmeyene..

O kadar saçma şeyler yapıyorum ki burada. Saçma sapan şeyler uğruna ölüyor vaktim. Böyle boş şeylerle uğraşarak koca bir günü nasıl tükettiğime bazen ben bile şaşırıyorum. Önceden boşa harcadığım zamana üzülürdüm. Artık boşa akan zaman, bana öyle şeyler hissettirmiyor. Sadece "Neyse ki bir gün daha bitti." diyebiliyorum. Ama neye bir gün daha yaklaştım, onu ben de bilmiyorum. Zamanımı değerli kılacak şeylerle uğraşmak istemiyorum. Özünde olan şey tam da bu. O isteği kaybettim ben. Tek istediğim şey; hiçbir şey yapmamak. Çünkü bir şey yaptığım zaman, bunu neden yaptığımın ayırdına varamıyorum artık. Oysa sonuçtan çok, sebepler önemliydi benim için, niyet önemliydi. Artık önemli olanın ne olduğunu kestiremiyorum.

Sana bunları yazıyorum; yazıyorum çünkü bilmelisin. Bilmelisin ve burada karamsar şeyler dışında bir şeyler yazmamı beklememelisin. Aslında artık benden hiçbir şey beklememelisin. Ben beklemiyorum artık kendimden. Umut etmiyorum. Umut edecek, hayal kuracak gücüm yok. Her şey gri görünüyor buradan bakınca.

İyi kal; çünkü hala bazı insanların pembeye ihtiyacı var.

missthesunshine.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder